Yaşlanarak Değil Yaşayarak Tecrübe Kazanılır, Zaman İnsanları Değil Armutları Olgunlaştırır
İnsanları bilgiye, olgunluğa eriştiren zaman değil; onların kendi çabalarıdır. Kişinin yaşlı olması onun çok bilgili, karakterli olduğu anlamına gelmez. Olgunluk ve kişilik yaştan bağımsız olarak gelişir. Bu değerler kişinin kendi aklı ve vicdanıyla girdiği muhasebe, öğrenme çabası ve azmi ile gelişir. Yaşı küçük olan birinin, daha yaşlı birisine göre daha olgun, daha bilgili ve kişilikli olması gayet tabiidir.
Akıl yaşta değil baştadır. Şayet insanların ne kadar akıllı oldukları yaşlarından anlaşılsaydı, saçı sakalı en beyaz olanlar, dünyanın en akıllı, en zeki insanı olmuş olurlardı. Evet, zaman gerçekten bir şeyleri olgunlaştırır. Ancak olgunlaşan bu şeyler insanlar değil, bitkilerdir. Başaklar, armutlar, elmalardır. İnsanı olgunlaştıran şey ise eğitim, terbiye ve ahlaktır. Kişi, güzel bir terbiye, ahlak almadıysa, kendi nefsini terbiye etmeyi başaramadıysa, yüz yaşına da gelse kişiliksizdir. Ancak çok iyi terbiye edilmiş, vicdani duygularını geliştirmiş ve sürekli çalışıp çabalayarak çok şeyler öğrenmiş kişi küçük yaşta da olsa insandır ve olgundur.
Her insan vaktini öğrenerek, araştırarak, bilgisine bilgi katarak değerlendirmelidir. Yaşlanarak elbette ki bazı deneyimleri kazanmamız mümkündür. Ancak tüm bu deneyimler hem kendimiz hem de ailemiz ve diğer insanlar için faydalı bir yaşam sürmemiz için yeterli değildir.