Ateş Düştüğü Yeri Yakar
Acı bir olay, musibet kimin başına geldiyse en çok onlar üzülür, kahrolur. Diğer insanların bu acıyı tam anlamı ile yaşaması olanaksızdır. Başkaları üzülse bile bu üzüntü kalıcı değil geçici olacaktır. Oysa acıyı bizzat yaşayan kişi, belki de bir ömür boyu o acı ile yaşayacak, onu asla unutamayacaktır.
Soma’da yaşanan maden faciasını hepimiz hatırlarız. O dönemde, sadece madende ölenlerin yakınları değil, tüm Türkiye üzüldü ve onların acısını paylaştı. Ancak şu bir gerçek ki bu acı veya üzüntü çok da sürmedi. Ölenle herhangi bir bağı, yakınlığı olmayan insanlar en fazla bir gün sonra günlük yaşantılarına devam ettiler ve belki de o acıyı bir kez daha hiç yaşamadılar. Peki, aynı durum vefat edenlerin yakınları için geçerli oldu mu? Onlar da acılarını bastırıp normal hayata dönebildi mi? Maalesef hayır, onlar hayatları boyunca kaybettikleri sevdiklerinin acısını içinde duyacak, onları özleyecek ve kalplerinde gizli bir keder taşıyacaklardır. Çünkü ateş düştüğü yeri yakar. Kötü durum kimin başına geldiyse, en çok onlar etkilenir.
Elbet ölüm Allah’ın emri; bu dünyada hiç kimse kalıcı değil. Ayetin de bildirdiği gibi ”Her nefis, ölümü tadacaktır. Ancak Allah kimseye kaldıramayacağı yükü vermesin. Ölüm için de ayrılık için de sabırlar versin.