Zeka, insanların çevresine uyum sağlama yeteneği olarak tanımlanabilir. Halk arasında ise aklı kullanma, problemlere hızlı çözüm bulma gücü olarak bilinir. Zekanın hm doğuştan hem de sonradan kazanıldığı bilinmektedir. Ancak ne tek başına genetiktir, yani anne babadan alınır ne de sadece çevresel faktörlerden etkilenir. Zekanın gelişiminde her ikisi de fazlası ile etkilidir.Zekanın insanlar üzerindeki etkisi büyüktür. Zeki olan insanlar, karşılaştıkları problemlerle daha kolay bir şekilde baş edebilirler. Çok yönlü düşünebilir, farklı bakış açıları ile meselelere yaklaşabilirler. Zekanın da türleri vardır. Genellikle sayısal yani matematiksel zeka, sözel zeka, görsel zeka, duygusal zeka, bedensel zeka, işitsel zeka gibi zeka türlerinden bahsedilir. Bir insan bu zeka türlerinden birisine veya birkaç tanesine sahip olabilir.
İnsanları sadece sayısal zeka ile ölçmek çok yanlıştır. Örneğin matematikten hiç ama hiç anlamayan bir insanda mükemmel bir zeka olabilir. Böyle bir kişi belki en basit matematik problemlerini bile çözemez; ama öyle resimler çizer ki gören hayran kalır. Ya da bir insan hiç resim çizemez fakat onun oynadığı futbolu kimse oynayamaz. Doğuştan, her insanın baskın olan bir zekası vardır. Eğer anne ve babalar çocuklarının bu zekasını erken keşfeder ve onları o yönde geliştirirse çocuklar çok büyük işler başarabilirler.
Çocuklara her türlü imkanı sağlamak gerekir. Bir çocuğa boya ve fırçayı vermezseniz, onun resim zekasını keşfedemezsiniz. Ya da henüz çocuk iken müzikle tanıştırmaz,eline bir müzik aleti vermezseniz, müziksel zekasını keşfetmeniz çok zor olur.