Süleyman Çelebi 1351 yılında Bursa ilinde dünyaya gelmiştir. Süleyman Çelebi’nin dünyaya geldiği dönem Orhan Gazi dönemidir ve babası, Sultan 1. Murat Han’ın vezirlerinden olan Vezir Ahmet Paşa’dır. Dedesi Mahmut Bey’in ise Şeyh Edebali’nin torunu olduğu ve 1338’de Süleyman Paşa önderliğinde Rumeli’ye sal ile geçen kişiler arasında olduğu söylenmektedir.
Babasının vezir olması sebebi ile kendisinin de iyi bir eğitim aldığı düşünülmektedir. Çünkü kendisine verilen “çelebi“ ünvanı o dönemde sadece ilim adamlarına ve Mevlevi tarikatı büyüklerine verilmekteydi. Süleyman Çelebi’nin Hayatı ile ilgili yapılan araştırmalarda Mevlevi tarikatına mensup olduğu ile ilgili bir tespit yapılamadığından, ilim adamlığı sıfatı ile “çelebi“ ünvanını aldığı anlaşılmaktadır.
Süleyman Çelebi’nin Hayatı zamanın en iyi âlimlerinin arasında geçmiştir. Edebi Eserleri oldukça dikkatli bir biçimde takip etmiştir. Dönemin Eserleri okunan birçok aliminden feyz aldığı bilinmektedir. Özellikle Emir Buhari’den çok şey öğrenmiştir. Edebi kişiliği bu eserler sayesinde şekillenmiştir.
Bilgili yapısı ve Edebi Kişiliği ile Yıldırım Beyazıt’ın dikkatini çeken Süleyman Çelebi önce Divan-ı Humayun’a imam olarak atanmış daha sonra da yine Yıldırım Beyazid Han’ın isteği ile yapımı 1399 yılında tamamlanan Bursa Ulu Cami’de imamlık yapmıştır. Tarih kitaplarında Süleyman Çelebi’nin Hayatı hakkında çok fazla bilgi bulunmamaktadır. Özellikle Edebi kişiliği ve Eserleri konusunda birçok farklı görüş bildirilmektedir.
Süleyman Çelebi’nin Hayatı boyunca meydana getirdiği tek eseri olarak bilinen “Vesiletün Necat“ bilinen adı ile “Mevlid“dir. Süleyman Çelebi’nin bu eseri bütün dinlerin aynı olduğunu, Hazreti Muhammed’in diğer peygamberlerden pek bir farkı olmadığını söyleyen İranlı bir vaize içerleyerek kaleme aldığı ve eserini, Hazreti Muhammed’in bütün peygamberlerden üstün olduğunu anlatmak amacı ile Edebi kişiliğini de ön plana çıkartarak yazdığı tahmin edilmektedir.
Aynı zamanda Süleyman Çelebi’nin Hayatı Fetret döneminde geçtiğinden, bu dönemde gündemde olan batini görüşler ve ehlisünnet görüşleri arasındaki çekişmede ehlisünnete destek olmak amacı ile de “Mevlid “ isimli eserini yazdığı düşünülmektedir.
Süleyman Çelebi’nin Edebi kişiliğini yansıtan bilinen tek eserinin “Mevlid“ olduğu söylenilse de yaygın görüş bu değerde bir eser yazan kişinin mutlaka başka Eserleri de olacağıdır. Yine aynı görüşteki araştırmacılar bu Eserleri yapılan savaşlar esnasında işgalcilerin yok ettiği konusunda görüş bildirmektedir.
Süleyman Çelebi bir şaheser olarak nitelendirilen “Mevlid“ isimli eserini 1409 yılında tamamlamıştır. Ancak maalesef eser bu güne kadar ilk hali ile gelememiş bazı değişikliklere uğramıştır. En eski el yazması “Mevlid“ İstanbul Ayasofya müzesinde bulunan 1510 tarihli olanıdır. Türk edebiyatında bu tür eserler çok fazla yazılmıştır. Fakat hiç birisi “Mevlid“ kadar beğenilmemiş ve onun kadar uzun ömürlü olmamıştır. Bu eser günümüzde halen okunmaktadır.
Süleyman Çelebi 1422 yılında Bursa ‘da vefat etmiştir. Çekirge yolu üzerindeki Yoğurtlu Baba mezarlığında bulunan türbesi halen Bursa’ya gelen kişiler tarafından ziyaret edilmektedir.