Şeyhi Hayatı Eserleri ve Edebi Kişiliği

Hayatı
15.yüzyılın büyük divan şairliklerinden biri olan Şeyhi, doğumu bilinmemekle birlikte vefat tarihi 1431 olarak bilinmektedir. Hayatı ilim üzerine yoğrulmuştur. Asıl adı Yusuf Sınadın veya Yusuf Sinan olarak bilinen Şeyhi o dönemin Germi yan topraklarından bu dönemin Kütahya yöresindendir. Germi yanlı olmasından dolayı Germi yanlı Şeyhi veya asıl mesleği olan tabiplik mesleğinden dolayı Hekim Sinan olarak da bilinir. Hacı Bayram-ı Veli’ye intisabı nedeniyle Şeyhlik lakabı verilmiş ve hayatı boyunca bu şekilde tanınmıştır. İlk tahsiline döneminin kültür merkezlerinden biri olan Kütahya’da başlamış, Şair Ahmet’i başta olmak üzere diğer âlimlerden ilim dersleri almıştır.          Hayatı boyunca ilime karşı ilgilidir. Bu ilgisi nedeniyle İran’a giderek tıp ve diğer ilimlerin yanında tasavvuf tahsili alan Yusuf Sinan, büyük âlim ve veli olarak bilinen Seyyie Şerif Cüceni ile birlikte ilim öğrendi.Hayatı bu tahsilinden sonra tasavvuf ve edebiyatta derin bilgiler kazanarak âlim ve değerli bir tabip hüviyeti ile ana doluya geri dönerek değişmiştir. Ancak eserleri tasavvuf üzerine olmamıştır.
            İran’dan dönüş yolu üzerinde Ankara’da Hacı Bayram-ı Veli’ye talebe olması sonucunda Şeyhi mahlasını alan Yusuf Sinan memleketine döndükten sonra Attar dükkânı açıp hekimliğe başlamıştır. Şiirle olan ilk eserleriGermi yan Beyi ikinci Yakup Beye yazdığı Kasidelerle sürdürmüş bununla birlikte onun hususi tabibi ve de arkadaşı olmuştur.Edebi kişiliği her geçen gün ilerleme kaydetmiştir.
 Eserleri
            Şeyhi’nin günümüzde mevcut olan eserleri; Divan, Harname ve Hüsrev ü Şirin’den ibarettir. Bunlara ek olarak Ney-name ile Hap-name adlı eserlerinin olduğu da bilinmektedir. Eserleri arasında olan, Divan’ın halen altı yazma nüshası İstanbul kütüphanelerinde bulunmaktadır. Edebi kişiliği hakkında yorum yapmamızı sağlayan bu eserin Türk Dil Kurumu tarafından tıpkı nüshası yapılmıştır.20 kaside,2 terkip-i bend,3 terci,2 müstezat ve de 200 civarlarında gazelden meydana gelmiştir. Bu eserden seçmeler yapan Prof.Dr. Faruk Timurtaş Şeyhi’nin hayatı ve eserleri de ele alarak yayınlamıştır.
            Yük taşımakta pek çok sıkıntılar çeken çelimsiz bir eşeği ele aldığı edebi kişiliği hakkında bilgilenmemizi sağlayan Har name adlı eserinde Şeyhi, eşek olan bir hayvanın nasıl boğa olmak istediğini ve gelenleri hiciv makamında anlatmıştır.4 kısım,126 beyitten meydana gelen bu eser de Faruk Timurtaş tarafından neşredilmiştir. Çok okunan bir mesnevi olan Hüsrev-i Şirin’in nüshaları oldukça fazladır. Yine aynı kişi tarafından 1963 yılında yayınlanmış olup 1980 yılında da ikinci baskısı yapılmıştır.
 Edebi Kişiliği
 Şeyhi kaside ve mesnevi alanında döneminin ileri gelen şairlerindendir. Köyünde uğradığı saldırı üzerine fabl türde yazdığı Har name (eşek name) mesnevisi, mizahi bir dil ile hicvedilmiş ve onu edebi kişiliği hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamıştır. Şiir alanında üstadı Ahmet’i olup Hacı Bayram-ı Veli’den fazlasıyla etkilenmesi üzerine onun dervişi olmuştur.

 

            Osmanlı zamanında saraya yakınlığı ile bilinen Şeyhi padişahın hekimlerindendir. Padişahın isteği üzerine Hüsrev-i Şirin’in Türkçe tercümesini yazmaya başlamış ama tamamlayamadan vefat etmiştir. Edebi kişiliği denilince akla gelen ilk şey; Erken dönem Divan Edebiyatı şairlerinden olan Şeyhi bu tarzın gelişmesindeki rolü büyüktür. Eserleriincelenerek de bu kanıya varılabilir. Tasavvuf üzerine eğitim almış olmasına rağmen şiirlerinde din dışı ögeler kullanmayı tercih etmiştir.

Yorum yapın