ÖZET
Kısaca Hayatı
Ünlü şairlerimizden olan Cenap Şahabettin 21 Mart 1870 yılında Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Manastır’da doğmuştur. Servet-i Fünun Dönemi’nin en ünlü şair ve yazarlarındandır. Edebiyat-ı Cedide’nin en önde gelen temsilcileri arasındadır. Manastırda doğduktan sonra babasının Plevne’de şehit düşmesi üzerine İstanbul’a yerleşmiştir. İlköğrenim hayatını burada görmüştür. Tophane’de bulunan Fevziye Mektebi’nde okumuştur. Daha sonrasında Gülhane Askeri Rüştiyesini bitirmiştir. 1890 yılında Askeri Tıbbiyeden mezun olmuştur. Daha sonrasında ise ihtisas yapmak için Paris’e doğru yola çıkmıştır. Paris’te 4 yıl cilt hastalıkları ihtisası yaparak bu alanda uzmanlaştı. Türkiye’ye döndükten sonra Rodos, Mersin ve Cidde’de karantina hekimliği ve sıhhiye müfettişliği yapmıştır. Doktorluktan 1914 yılında emekliye ayrılmıştır. Emekliye ayrıldıktan sonra Darülfünun’da “Batı Edebiyatı”, “Fransız Dili”, “Türk Edebiyatı Tarihi” dersleri okutmuştur. 12 Şubat 1934 tarihinde hayata gözlerini yumdu. Hayata gözlerini yummasına neden olan ise beyin kanamasıdır. Kabri halen Bakırköy Mezarlığında kızı Destine Hanım’ın yanında bulunmaktadır.
Eserleri
Şiir: Tâmât (1887),Seçme Şiirleri (1934, ölümünden sonra), Bütün Şiirleri (1984, ölümünden sonra), “Elhan-ı Şita”, “Yakazat-ı Leyliye”
Tiyatro: Yalan, Körebe (1917), Küçükbeyler, Merdud Aile
Gezi Yazısı: Hac Yolunda (1909), Afak-ı Irak (1918), Avrupa Mektupları (1919), Suriye Mektupları (1917)
Düz Yazı: Evrak-ı Eyyam (1915), Nesr-i Harp (1918), Nesr-i Sulh (1918)
UZUN
Cenap Şahabettin Hayatı Uzun
Asıl mesleği doktorluk olan şair ve yazarımız Tevfik Fikret’ten sonra Servet-i Fünun şiirinin en önemli temsilcilerindendir. Şiir ve düz yazı türlerinde eserleri olmasına karşın en önemli özelliği şairliğidir.
İlk şiirlerini 1885 yılında öğrencilik yıllarında Saadet Gazetesinde yayımlamaya başlamıştır. Öğrencilik hayatında yazdığı şiirlerinde Muallim Naci sayesinde Divan şiirinin etkileri görülmektedir. Daha sonrasında ise batı tarzı şiire yönelmiştir. Onu batı tarzı şiire yönlendiren isimler ise Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit Tarhan olmuştur. Bu şiirlerini Servet-i Fünun dergisinde yayımlamaya başlamıştır. Cenap Şahabettin aynı zamanda Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil ile birlikte Servet-i Fünun döneminin en önemli şairleri arasındadır. Yenilikçi şairlerimizdendir. Bu nedenledir ki geleneksel şairlerin en çok tepki gösterdiği şairdir. Bireysel şiiri tercih etmiştir. 12 Şubat 1934 yılında beyin kanaması nedeni ile hayata gözlerini yummuştur.
Cenap Şahabettin Edebi Kişiliği
Şiirlerinde genel itibari ile dil bilgisi kurallarına uyan bir şairimiz hiçbir zaman olmamıştır. Her şiirinde mutlaka o güne kadar hiç duyulmamış tamlamalara yer vermiştir.
Sembolizmden etkilenmiştir. Bu nedenle de şiirlerinde müzik ve ahenge rastlamak oldukça mümkündür. Şiire “nesir – musikisi” adını vermiştir. Şiirlerinde genel olarak sade bir dil kullanmamıştır. Her zaman ağır bil dil tercih etmiştir. Süslü bir dille ise şiirlerine renk katmıştır. Şiirlerinde genel olarak aşk ve doğa konularını ele almıştır. Bir ressamın doğayı resmetmesi gibi şiirlerini yazmıştır. Şiirlerini okurken okuyucuların gözlerinde doğa canlanmaktadır. Yazılarında hareketli, zengin bir dil kullanan yazarımız aynı zamanda edebiyatımızda gezi yazısının en önemli temsilcileri arasındadır.