Atatürk, bilime verdiği önemi başka hiçbir şeye vermemiştir. ”Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.” diyerek bunu bir kez daha vurgulamıştır. Bilim, en iyi yol göstericidir. Bilime tamamen ters düşen şeylere inanmak, hakikati gizlemekten başka bir şey değildir. Atatürk, ”Ben öldükten sonra bile söylediğim sözler bilime ters düşerse, benim söylediklerimi değil, bilimi seçin.” demiştir. İnsanların yanılabileceğini; fakat bilimin yanılmayacağını anlatmaya çalışmıştır. Atatürk, hayatı boyunca hurafelere karşı çıkmış ve onlarla mücadele etmiştir. Özellikle İslam ile alakası olmayan bazı hurafelere inanıp da halkı bunlara inandırmaya çalışan ve çeşitli şekillerde rant elde etmeye çalışanlarla büyük bir mücadeleye girişmiş ve nihayetinde de başarılı olmuştur.
Bilim hakikat yoludur. Çıkarları uğruna onu görmezden gelenler, reddedenler büyük zarar içindedir. Bilindiği gibi eski kilise döneminde dünyanın yuvarlak olduğunu söylemek bile öldürülme sebebiydi. Bazı dini inanışlar, bilimin önüne geçiyor ve insanlığın gelişimini engelliyordu. Bu nedenle uzay ile ilgili araştırmaları yürütenler, gerçekler kilise ile ters düşse dahi bunları gizlemek zorunda kalıyordu. Daha 1970’lerde bile Mısırlı bir İslam alimi bir fetva yayımladı. O fetvaya göre dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü söylemenin Allah’a, Kuran’a ve peygambere ters düşmek olduğunu, bunu yapanların öldürülmeleri gerektiği anlatılıyordu. Bilim her zaman gerçeğin peşindedir. Kılavuzu bilim olanlar, bu dünyada daha fazla mesafe kat edebilirler.