Akılcılık
Akıl, Allah’ın insanlara verdiği en önemli nimetlerden birisidir. Akılcılık ise, bize bahşedilen bu nimeti kullanmak, mantık ışığında ilerlemektir. Yani akla ve mantığa aykırı olan şeylerden uzak durmaktır. Akılcılık aynı zamanda bir felsefi görüştür.
Rasyonalizm veya usçuluk olarak da tabir edilir. Bu akıma göre bilgiyi elde edebilmenin en iyi yolu düşünme eylemidir. İnsanlar, sahip oldukları beyin organını kullanarak düşünme, akıl etme eylemini gerçekleştirirler; böylece gerçek bilgiye ulaşmaya çalışırlar. Bilginin sadece duyumlar yani hislerle elde edilmesi mümkün değildir. Gerçek bilgi aklın kullanıldığı, düşüncelerin ileri sürüldüğü ve deneylerin yapıldığı ortamlarda elde edilebilir. Örneğin evrenin varoluşunu sadece tahminlerimiz veya hislerimiz ile anlayamayız. Gördüğümüz yıldızların, meteorların, yerkürenin, yerküre üzerindeki varlıkların nasıl yaratılmış olduğunu ancak bilimsel bir şekilde düşünme yani aklı kullanma ile elde edebiliriz. Toplum içinde varlığını sürdüren hurafelerin sebebi akılcılık ilkesinin önemsenmemesidir. Örneğin baykuşun ötmesini uğursuzluk olarak kabul etmek akılcılığa ters bir durumdur. Zira bu sadece aklını kullanmayan insanların ileri sürdüğü bir tezdir. Yahut dünyanın bir öküzün boynuzları arasında olduğu düşüncesi tamamen boş bir hurafedir. Akıl ve mantıkla uzaktan yakından alakası yoktur; zira böyle bir iddiayı zamanında ileri sürenler, hiçbir bilimsel veriye dayanmamıştır. Ancak akılcılığa önem veren ve bunu tek ilke kabul eden bilim adamları, çeşitli çalışmalarla dünyanın uzay boşluğunda bulunduğunu bulmuşlardır.
Akıl, kendimiz için kılavuz kabul edeceğimiz ilk şeydir. Aklı rehber edinenler çok az yanılırlar. bu nedenle madem yaratıcı bize bu nimeti vermiş, ondan en güzel şekilde faydalanmamız gerekir.