Ahmet Şuayb Hayatı Eserleri Felsefi Kişiliği Kısaca

ÖZET
Hayatı Kısaca
1876 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. İstanbul Maarif Müdürü ve Divan-ı Muhasebat Müdde-i Umimiliği gibi görevlerde bulunmuştur. Bebekken babasını kaybetmiştir. Bu sebeple zor bir çocukluk döneminden geçmiştir. Çeşitli makamlarda idareci konumunda bulunmuştur. 1908 yılında politik hayata çok fazla davet almasına karşın reddetmiş ve hukuk eğitimi almaya devam etmiştir. Pozitivizmin Türkiye’de tanınmasında rolü büyük olmuştur. 1910 yılında tifo hastalığı sebebiyle aramızdan ayrılmıştır.
Eserleri
Hukuk-ı Umumiye-i Düvel, Esmar-i Matbuat, Hayat ve Kitaplar, Ulum-ı İksadiye ve İçtimaiye Mecmuası, Bölükbaşı ve Mehmet Cavit’le
===============================================================================================
UZUN
Ahmet Şuayip Hayatı Uzun       
Eğitim hayatında Fatih Rüştiyesi, Vefa İdadisi ve son olarak da Mektebi Hukuk’ta eğitim görmüştür. Sadrazam Hakkı Paşa’nın yardımcısı olarak idare ve devletler hukuku öğrenimi almıştır.
Meşrutiyetin ilanı ile birlikte düşünce hayatına çok sayıda katkıda bulunmuştur. Bunun başlıca olanlarından biriside, felsefeci Rıza Tevfik ve iktisatçı Mehmet Cavid ile birlikte çokarttıkları dergi olan Ulum-ı İktisadiye ve İçtimaiye’dir. İlk sayıda gruplarının siyasi, felsefi ve ekonomik görüşlerinden bahsetmişlerdir. Pozitivizmi savunan bu dergi 27 sayı boyunca hayatta kalabilmiştir. Dergi yazılarının çoğunluğu Şuayip’e ait olmuştur. Sosyolojiye bakış açısını bu dergide yazıya dökmüştür.  Beşir Fuat da, Şuayip’den önce pozitivizme değinmiştir ama sadece edebi yönünden bahsetmesi sebebiyle onun kadar etkili olamamıştır. Ahmet Şuayip ilk olarak pozitivizmi her yönüyle incelemiştir.
Servet-i Fünun Dergisi’nde yayınlanmış olan eser Hayat ve Kitaplar, pozitivist felsefe yaklaşımlarından bahsetmiştir. Bu eserinin ilk makalesinde, bu yazı dizisini yazma amacının faydalı bilgi sunma olduğunu söylemiştir. Şuayip, bir dönem sosyoloji dersleri vermiştir. Sosyolojinin en önemli bilim dalı olduğunu düşünmüştür.
Ahmet Şuayip’in, edebi hayatına Servet-i Fünun dergisinde çıkan yazı dizisiyle girdiğini söylemek mümkündür. Polemikten uzak kalmayı tercih etmiştir ve bilimsel dayanaklarıyla birlikte eserler vermeyi tercih etmiştir.
Çeşitli felsefecilerin hayat hikâyelerini inceleyerek, bilgi ve düşünce birikimine büyük katkılarda bulunmuştur.  Servet-i Fünun akımını eleştirmiştir ve yapıtların özelliklerinden bahsetmiştir. Bununla birlikte Servet-i Fünun yazarlarını, eskilere karşı savunmuştur. Kendi arkadaşlarının bireyci tutumunu eleştirmeyi de ihmal etmemiştir.
Felsefi Kişiliği

 

Bilimsel eleştiri konusunda bakış açısını getirmeyi başarmıştır. Ona göre felsefe düşünmektir. Düşünmekte iki şekilde olmaktadır. İlki hayal etmeye önem vermek olmuştur ve tecrübenin önemi yoktur. İkincisinde ise tecrübe önemlidir. Birinci düşüncenin doğruluğunu ancak uyguladıktan sonra öğrenebileceğimizi düşünmüştür. Ama ikincisini seçmiştir ve pozitivist yaklaşımıyla felsefenin yol göstericisinin ilim olması gerektiğini ileri sürmüştür. Ona göre yine, felsefenin görevi evren kanunlarını ve insan kanunlarını ilişkilendirmektir. Bunun mümkün olabilmesi için de ilim ön planda olmalıdır. Dinin tamamen düşüncenin dışında tutulması gerektiğini savunmuştur. Ahlak konusu ise, ona göre kendini sevmek ve merhamet duygusuyla oluşan bir kavramdır. Ona göre ahlak bencillik olmuştur. İnsanların birbirlerini sevmeme sebeplerini birbirlerini farklı anlamalarından doğmakta olduğunu düşünmüştür ve bu sadece ilimin çözebileceğini belirtmiştir.

Yorum yapın