Ahmet Haşim Kimdir Kısaca Hayatı ve Eserleri

ÖZET
1884 senesinde Bağdat’ta Dünya’ya gelen Ahmet Haşim, Fecri Ati dağıldıktan sonra da edebi anlayışını değiştirmemiştir ve sanat hayatına bu şekilde devam etmiştir. Ahmet Haşim sembolizm akımının edebiyatımızdaki en önemli temsilcileri arasında yer alıyor. Cenap Şehabettin’in uygulamış olduğu müzik ve ahengin ön plana çıktığı sembolist şiir anlayışına semboller ve hayal unsurlarını da başarılı bir şekilde eklemiştir ve şiirlerine bunu başarı ile uygulamıştır.
Arabistan vilayetlerinde memuriyet yapan babasının düzensiz iş görevi dolayısıyla ilkokul tahsili oldukça karışık geçmiştir ancak burada yaşadığı tarihte Arapçayı da öğrenmiştir. Annesinin ölümünden sonra 12 yaşında İstanbul’a babasıyla beraber gelerek burada Galatasaray Lisesi’ne başlamıştır. 1. Dünya Savaşı sırasında askerlik yapmıştır ve bu sayede pek çok Anadolu vilayeti görmüştür. 1924’te Paris’e giden Ahmet Haşim hastalığı nedeniyle de 1932 senesinde Frankfurt’a gitmiştir. Burada başından geçenleri ve yaşamını “Frankfurt Seyahatnamesi” adlı kitabında anlatmıştır.
Eserleri
Şiir: Göl Saatleri(1921), Piyale(1926)
Gezi: Frankfurt Seyahatnamesi(1933)
Deneme Fıkra: Gurebahane-i Laklakan(1928), Bize Göre(1928)
UZUN
Ahmet Haşim Hayatı Uzun
Bilinen ilk manzumesi olan “Leyal-i Aşkım” 1901 senesinde “Mecmua-i Edebbiye” dergisinde yayımlanmıştır. Bu dönemlerde Muallim Naci, Abdülhak Hamit, Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin gibi edebi alanda yer etmiş isimlerin tesiri altında kalmıştır. Son sınıfta okuduğu dönemlerde Fransız şiirlerini ve sembolistleri tanımıştır. 1905 – 1908 seneleri arasında yazmış olduğu daha sonra da Piyale kitabına aldığı “Şii’r-i Kamer” serisinde yer alan şiirlerin mısralarında bulunan hayal zenginliği, iç ahenkte yer alan kuvvet ve büyük telkin kabiliyeti ilgi çekmiştir ve büyük takdir toplamıştır.
O güne kadar alışılmış olan şiirlere benzemediğinden ötürü tepkiler alan Ahmet Haşim, gelen tepki ve eleştirileri “Piraye” kitabında cevaplamıştır. “Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar” başlığı adı altında vermiş olduğu bu cevaplar aynı zamanda da sanatçının kendi şiir görüşünün bir açıklaması olmuştur. Ahmet Haşim yazmış olduğu bu yazıda şiiri şu şekilde tanımlamıştır:” şiir bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır; şair de ne bir gerçek habercidir, ne güzel konuşan insan, ne de bir kanun koyucudur.”
1909 senesinde kurulmuş olan Fecr-i Ati’ye girmiştir ve Servet-i Fünun’da şiirleri yayımlanmıştır. 1921 senesinde yayımlanmış olan Göl Saatleri adlı şiiri sayesinde üne kavuşmuştur. Milli Edebiyat döneminde de eser vermeye devam etmiştir ve Yahya Kemal ile birlikte saf şiirin en büyük temsilcisi olmuştur.
Ahmet Haşim Edebi Kişiliği
Ahmet Haşim Fecr-i Ati dağılsa bile hiçbir edebi topluluğa katılmadan edebi hayatına bağımsız olarak devam etmiştir. İlk şiiri olan Hayal-i Aşkım’ı 1905 senesinde yayımlayan Ahmet Haşim sembolizmden etkilendiği için doğa manzaraları ve sembolistlerin genel olarak tercih ettiği “gurup, akşam, şafak, gece, yıldızlar, güller” gibi konuları yazılarında kullanmıştır. Edebiyatımızda akşam şairi olarak da bilinmektedir. Sanat için sanat anlayışını benimseyen şair toplumsal konulara çok fazla değinmemiştir. Çocukluk anıları, aşk ve tabiat şiirlerinde yer vermiş olduğu başlıca temalardır.

Yorum yapın